Bir yılı aşkın süre önce insanlığın içine yuvarlandığı pandemi dönemi, hepimize ne çok şey öğretiyor farkında mısınız?
Koronavirüs salgını, ülkelerin ve halkların yaşamlarında kalıcı ve çok derin izler bırakacak. Doğaya, çevreye ve insanlık ailesine saygısız yaşam biçiminin, bizleri nasıl bir girdaba sürüklediğini bir yıllık hızlandırılmış eğitimle öğrenmiş bulunuyoruz.
Eğitimin ne zaman biteceği ise henüz belli değil.
Alacağımız diploma hepimize şimdiden hayırlı olsun!
Çok çabuk bulaşan, hızla yayılan ve an itibarı ile dünya nüfusunun çok azının aşılandığı bu virüsü, semptom göstermezse kimin taşıdığını bilmek de mümkün olmuyor. Yarattığı etkinin maliyeti ise trilyonlarca dolar ile hesaplanabiliyor.
Bugün için henüz erken gibi gözükse de, “yeni normal”in en fazla etkileyeceği sektörler arasında İklimlendirme / Havalandırma Sektörü geliyor. 34 yıllık mühendislik hayatımın 28 yılını, bu sektörde yaşanan küresel değişimleri merak ederek ve projelerimizde uygulayarak geçirdim.
Gıda Kadar Önemli İhtiyaç “Temiz Hava”
Hepimizin bildiği gibi insanlığın yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli şart olan üç faktör var: “Su, hava ve toprak’’.
Su konusunu bir önceki yazımızda ele almıştık. Önümüzdeki dönemde sağlıklı gıdaya erişim kadar önemli olan ihtiyacın, “yüzde100 temiz ve taze hava”ya erişim olacağını şimdiden söyleyebilirim. Sanayi Devrimi ile başlayan ve önü alınamayan endüstrileşme ile birlikte hava kalitesinde ciddi bir azalma olurken, bu durum hepimizin hayatı için lüks değil vazgeçilmez bir ihtiyaç olan yüzde 100 temiz ve taze havaya ulaşımı güçleştirdi.
Avrupa Birliği’nde her yıl hava kirliliği, 400 binden fazla insanın sebepsiz ölümüne sebep olurken, ekosistemlerin üçte ikisini olumsuz yönde etkiliyor.
Sivil toplum kuruluşları ve bilim insanları, yüzde 100 temiz ve taze havanın her yerde eşit sağlanabilmesi adına birçok öneri geliştiriyor. Bunlar arasında kentlerde daha temiz ulaşım seçeneklerine yatırım, sıfır emisyonlu araçların veya toplu taşımanın kullanımı, bunlara hizmet edecek yenilenebilir enerjinin teşvik edilmesi var.
Yenilenebilir kaynaklarına yönlendirme ve kömür kullanımının azaltılması, hatta sıfırlanması; daha iyi ve doğal tarım, daha iyi hayvancılık ve gübre yönetim uygulamalarıyla düşük emisyonlu organik gübrelerin kullanılması da bu öneri demeti arasında. Pek çok AB üyesi ülke, bu önlemlerin çoğunu uygulayarak, hava kalitesini artırıyor.
Koronavirüsün temel bulaşma yolu, virüsü taşıyan kişilerin konuşması, hapşırması ve öksürmesi sırasında havaya saçılan damlacıklar…
Bu damlacıklar ile kirlenen yüzeylere temas eden ellerin ağız, burun ya da gözlere dokunulması sonucu da hastalık bulaşabiliyor. Kapalı ortamlarda kullanılan ısıtma ya da soğutma amaçlı iklimlendirme/havalandırma sistemleri, ortamda ciddi bir hava akımı oluşturuyor. Bu nedenle en düzgün çalışan sistemler bile oluşacak hava akımları nedeniyle bulaş riskini tamamen kontrol edemez veya tamamen önleyemez duruma geliyor. Hatta mevcut ve kullanılagelen geleneksel / klasik sistemlerin pek çoğu bulaşın hızlanmasına sebep oluyor. En hafif ifade ile katkı sunuyor.
İklimlendirmede Ezberler Sorgulanıyor
Koranavirüs salgınının bir kapalı ortam hastalığı olduğunu artık biliyoruz . İnsanlık bu bilgi için çok ağır bedeller ödedi, ödemeye devam ediyor. Geldiğimiz noktada artık çok iyi anladık hatta idrak ettik bu gerçeği… Son bir yıldır bize yeni normaller öğreten Koronavirüs salgını, hali hazırda uyguladığımız birçok yöntemi sorgulamamıza sebep oldu. Bu yöntemler arasında iklimlendirme / havalandırma sistemleri de yer alıyor. Virüsün bulaş yolu hesaba katıldığında kapalı ortamlarda bulunan kişilerin sağlığını korumak için havalandırma sistemlerinin yüzde yüz taze ve temiz hava verebilmesi kritik öneme sahip hale geldi. Çünkü mevcut sistemlerde, eğer proje gereği bir zorunluluk yok ise genel olarak yüzde15 ile yüzde 30 arası mertebelerde taze hava ortama veriliyor.
Oysa yüzde 100 taze ve temiz hava sağlayan iklimlendirme / havalandırma sistemleri sayesinde iç mekânda havada asılı duran virüs partikülleri emilerek dışarı atılıyor. Yerine, dışardan alınan özel filtrelerden geçirilmiş, yüzde yüz taze ve temiz hava ile havada asılı olan damlacıkların seyreltilmesi, hatta ultraviyole sistemler eklenerek sıfır oranına yakın değerler sağlanıyor. Böylece hava kaynaklı oluşabilecek bulaş riskleri en aza indirilmiş, hatta bertaraf edilmiş oluyor.
Bizler Tasarlayacağız, İnsanımız Talep Edecek
Bundan sonraki süreçlerde mimarlarımız, gerek konut gerek alışveriş merkezleri gerekse sanayi binalarının dizayn ve tasarımlarını yaparken; yukarıda ifade ettiğimiz bedeller karşılığı öğrendiğimiz bu bilgiler ile dizayn edecekler sistemleri. Mühendislerimiz bu bilgiler ile tasarımlarını yapacaklar.
İnsanımız, yaşamın devamı için gerekli olan “yüzde 100 taze ve temiz havayı” kendilerine sunacak sistemleri talep edecekler.
Konutlar, villalar, ofis binaları, okul sınıfları, üniversite kampüsleri, alışveriş merkezleri, hastaneler, fabrika ofis ve üretim alanları…
Hepsi için yüzde 100 temiz ve taze hava gerekiyor.
Yazımızın başında ifade ettiğimiz üç temel araçtan biri olan “yüzde 100 taze ve temiz hava’’ ihtiyacını karşılayan mimari ve mühendislik çözümleri, Avrupa ülkelerinde yasal olarak çoktan zorunlu hâle gelmiş bulunuyor. Ülkemizde de kısa zamanda bu sistemlerin yasal olarak yapılması zorunlu olacak, olmalı.
Bizler mühendisler olarak artık yüzde yüz temiz ve taze hava sağlayacak sistemler kurmayı hedefliyoruz. Bu sayede Koronavirüs gibi hava yoluyla bulaş riski bulunan hastalıklar için de sağlıklı bir ortam sağlamış olacağız. Virüsü insanlara bulaşmaya fırsat vermeden dışarıya atacağız. Dış ortamlarda virüsün insanlara bulaşma riskinin çok daha az olduğunu, konunun uzmanı bilim insanlarımız baştan beri ifade ediyor.
İşte biz dışardaki temiz ve taze havayı kapalı ortamlara verecek, kapalı ortamdaki havanın yüzde yüzünü dışarı atarken; ısıttığımız / soğuttuğumuz -yani şartlandırdığımız- dolayısıyla parasal olarak bedel ödediğimiz havayı, hiçbir şekilde birbirine karıştırmadan, yalnızca enerjilerini birbirine aktaracak sistemler kuracağız. Enerji verimi çok yüksek yeni teknolojiler, çok hassas filtre sistemleri, dezenfekte etmek için ultraviyole sistemleri ekleyeceğiz. Sonuç olarak enerjiyi koruyarak içeriye verdiğimizde, hem sağlık hem hava hijyeni hem de daha ekonomik işletme maliyetleri sunan çözümler uygulamış olacağız.
Sağlıklı Bakım, Sağlık İçin Bakım
Dört mevsimin yaşandığı ülkemizde özellikle kış ve yaz aylarında ortamın ısıtılması ve soğutulması için sıklıkla kullanılan iklimlendirme sistemlerinin nasıl çalıştığı kadar, bu sistemlerin bakımının nasıl yapıldığı da çok önemli. Dolayısıyla nihai kullanıcı özelinde verilecek eğitimler ve “sağlıklı bakım, sağlık için bakım” bilincinin yerleşmesi çok mühim hâle geldi.
Yani dostlar, kıssadan hisse, daha gidecek çok yolumuz, yapacak çok işimiz var…
Hayatlarımız için kritik öneme sahip taze ve temiz havaya ulaşmanın sağlanması, uygar dünyanın öncelik sıralamasında en ön sıralarda yer almaya devam edecek.
İklimlendirme sektörünün tüm paydaşlarının, bu gerçeğe göre pozisyon almaları gerekiyor. İnsanımızın artık yukarıda anlattığımız bu gerçeklerin farkına varıp bu sistemleri talep etmesi gerekiyor.•
Kaynak: www.huseyinvatansever.com/koronavirus-iklimlendirme-sektorunde-devrim-yaratacak/