Güneş Enerjisi Yatırımcıları Derneği (GÜNEŞDER) Başkanı Serdar Ekiz, kapasite tahsislerindeki hatalara vurgu yaparak güneş enerjisi kullanım hakkının anayasal güvenceye alınması gerektiğini belirtti. Kapasite tahsislerinin yüksek tüketim yapan şirketlere verilmesi eleştiren Ekiz ‘’ Piyasa fiyatlarından daha uygun maliyetle enerji ihtiyaçlarını karşılayabilecek şirketlere kapasite tahsisi yapılması, üretim yapan, ihracat yapan küçük işletmelerin alanını daraltmakta ve onların rekabet gücünü azaltmakta’’ dedi.
GÜNEŞDER Başkanı ve Nükleer Enerji Mühendisi Serdar Ekiz Yeşil İş Sürdürülebilirlik Zirvesi’nde Enerji Dönüşümü ve Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Görünümü oturumunda güneş enerji sektörünün geleceği ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin 2012 yılında başlayan güneş enerji üretim sürecinin hızla büyüyerek 11 Gigawatt’a ulaştığını belirten Serdar Ekiz, bu üretim kapasitesinin yüzde 85’nin lisanssız güneş santrallerinin oluşturduğunu ifade etti. Ekiz güneş enerjisinin artan talep ve üretim kapasitesine rağmen son 1 yıl içinde toplam elektrik üretim içindeki payının istenen ölçüde artmadığını dile getirdi. Ekiz ‘’Bugün Konya kadar büyüklüğe sahip Hollanda 22 Gigawatt ile bizim 2 katımız kurulu güce sahip. AB elektrik üretimin yüzde 7,2’ni güneşten elde ediyor. İspanya’da bu oran yüzde 15, Yunanistan’da 13,6. Bardağın dolu tarafına mı boş tarafına mı bakacağız. Evet dünden iyiyiz ama boş tarafından baktığımızda referans aldığımız ve rekabet ettiğimiz birçok yerin gerisindeyiz’’ dedi
Kapasite tahsisleri iyi planlanmalı
Güneşten elektrik elde etmenin fizibl olduğunu ve yatırımcıların da bunu keşfettiğini belirten Ekiz, bu yıl 5 Gigawatt’lık yeni yatırımın gündemde olduğunu ifade etti. Kamu bankalarının devreye girerek finansman anlamında sanayicilerin ihtiyacını karşıladığını söyleyen Ekiz, buna karşılık kapasite tahsislerinin yanlış olduğunu belirtti. Ekiz ‘’ Bizim üzerinde durmamız gereken en önemli konu, güneş enerjisinin tabana yayılması. Dikey entegrasyon değil tabana yayılan bir çalışmaya ihtiyacımız var. Yani her bir bireyin anayasal olarak güneş enerjisine sahip olması güvence altına alınmalı. Dünyada da Türkiye’de de sınırlı kapasiteler var ve bunların kimler tarafından öncelikli sahip olması önemli. Son yıllarda kendi sektörlerinde tekel olmuş, dev şirketler de bu kapasitelere talepte bulunuyorlar ve kolaylıkla tahsis alıyorlar. Piyasa fiyatlarından çok daha ucuza rahatlıkla elektrik alma imkanına sahip bu şirketlere büyük kapasiteler tahsis ediliyor. Tabii tahsisler onlara yapılınca bu enerjiye ihtiyacı olan orta ve küçük işletmeler zorlanıyor. Örneğin ben Denizli’de yaşıyorum. Bu kapasiteleri büyük şirketlere verirseniz Denizli’deki tekstil firmasının, Pakistan- Hindistan gibi ülkelerdeki rakipleri ile rekabet etmesini sağlayamazsınız. Kamunun buna bir karar vermesi lazım : Güneş enerjisi kaynağı bireysel kullanıcıya, sanayici, küçük esnaf ve kobilere verilmeli” dedi