“Üretimden Tüketime Enerji Verimliliği” ana teması ile gerçekleşen Enerji Verimliliği Kongresi’nde bina yalıtımının önemine dikkat çeken İzocam, iklim kriziyle mücadele için yalıtım çağrısını yineledi.
Bu yıl 6’ncı kez düzenlenen Enerji Verimliliği Kongresi, 17-18 Kasım tarihlerinde Gebze Teknik Üniversitesi’nde gerçekleşti. TMMOB Makina Mühendisleri Odası tarafından organize edilen kongrede “Üretimden Tüketime Enerji Verimliliği” ana teması ele alındı. Kongre, enerji verimliliği alanında çalışan ülkemizin dört bir yanındaki akademisyenleri, uzmanları, kamu ve özel sektör yetkililerini, meslek kuruluşlarını, firmaları, çalışanları ve meslektaş adayı öğrencileri bir araya getirdi. Türkiye’nin dünyaca ünlü yalıtım markası İzocam da katılımcı olarak yer aldığı kongrede iklim kriziyle mücadele için yalıtım çağrısını yineledi.
Bina yalıtımı, enerji verimliliği için kritik öneme sahip
Dünyadaki enerji kaynaklarının giderek tükendiğini hatırlatan İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, “Gün geçtikçe artış gösteren sera gazı salımı, küresel ısınmayı tetikleyerek iklim krizine zemin hazırlamaktadır. Gelecekte daha yaşanabilir bir dünya için enerji kullanımını azaltmamız ve var olan kaynaklarımızı çok daha verimli bir şekilde kullanmaya başlamamız gerekmektedir. Avrupa Birliği (AB) de dünyamızı tehdit eden bu iklim krizi ile daha geç olmadan mücadele etmek için önemli stratejiler belirledi. İklim krizi ile mücadele noktasındaki hedeflerini daha önce açıklayan AB, 2030 yılına kadar karbon emisyonlarının 1990 yılı seviyelerine göre yüzde 55 oranında azaltılmasını ve 2050 yılına kadar Avrupa kıtasının ilk karbon-nötr kıta olmasını öngörmüştü. Emisyonlarının yüzde 55 oranında azaltılması amacıyla bir nevi aksiyon ve yol haritası niteliğinde olan ‘Fit For 55 Package’ ise 14 Temmuz 2021’de yayınlanmıştı. Bu paket, AB Emisyon Ticareti Sistemi’nde (ETS) gerçekleştirilmesi beklenen reformların yanı sıra ETS dışı sektörleri, enerji verimliliğini, yenilenebilir enerjiyi, arazi kullanımını, emisyon standartlarını ve enerjinin vergilendirilmesini düzenleyen 11 karar ve yönergeyi içermesi açısından oldukça önemli. 2030 yılına kadar sera gazı emisyonunu yüzde 55 oranında azaltma hedefine ulaşmak için ise bina sektöründe emisyonların yüzde 60 oranında azaltılması gerekmektedir. Binalardan ortaya çıkan emisyonların çoğu; genel alan ısıtma ve soğutmasından kaynaklanmaktadır. Bu Avrupa’daki toplam nihai enerji tüketiminin kabaca yarısını temsil etmektedir. Bu noktada binalarda yalıtımın kritik bir öneme sahip olduğu anlaşılmaktadır. Doğru uygulamalarla yapılan yalıtım sayesinde, enerji giderlerini, karbon salımlarını önemli ölçüde azaltarak hem enerji giderlerini azaltmak hem de doğayı korumak mümkün… Biz de İzocam olarak yıllardır yalıtımın sürdürülebilirliğe katkısını kamuoyuna anlatmak ve toplumu bilinçlendirmek amacıyla çalışmalarımızı aralıksız sürdürmekteyiz” diye konuştu.
Yalıtımla binalarda %60’ın üzerinde enerji tasarrufu sağlamak mümkün
Binalarda tüketilen enerjinin yüzde 80’inin ısıtma ve soğutma amaçlı tüketildiğini söyleyen Murat Savcı, konutlarda en sık karşılaşılan problemin ise ‘yalıtım eksikliğinden dolayı ısınamama’ sorunu olduğu aktardı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Gelir ve Yaşam Koşulları araştırmasına göre nüfusun yüzde 39,3’ünün konutunda yalıtım eksikliğinden dolayı ısınma sorunu yaşandığını, nüfusun yüzde 36,9’unun ise sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeveleri vb. problemlerle karşılaştığını kaydeden Savcı, “Oysa ısı yalıtımı uygulamaları, kendini kısa zaman içerisinde amorti ederek hem daha iyi ısınmayı hem de enerji faturalarında tasarruf sağlar. Yalıtım, tasarruf ve konforun yakalanması için yapılması gereken ciddi bir yatırımdır. Doğru yalıtım malzemesi, doğru kalınlık ve doğru uygulama ile yalıtım yapmak bina ömrü boyunca en iyi getiriyi ve en yüksek konforu sağlayacaktır. Sadece yönetmeliklere uygun yapılan yalıtım ile bir bina, yalıtımsız bir binaya oranla %60’ın üzerinde enerji tasarrufu sağlayacaktır. Isıtma, soğutma, aydınlatma ve diğer tüketimleri için çok düşük miktarda enerjiye ihtiyaç duyan Neredeyse Sıfır Enerjili Bina (NSEB) konsepti ile ise çok yüksek enerji verimliliği elde edilebilirken, yalıtımsız bir binaya göre ortalama yüzde 90 daha az enerji tüketimi mümkün olmaktadır” dedi.
Aynı zamanda Türkiye’nin cari açığının en önemli nedeninin de tüm ithalat içindeki yüzde 20-25 gibi ciddi bir paya sahip olan enerji ithalatı olduğunu aktaran İzocam Genel Direktörü Murat savcı, “Türkiye olarak milyarlarca dolar ödeyerek kullandığımız enerjiyi yurtdışından satın almaktayız. Tükettiğimiz enerjinin yüzde 40’ı binalarda, yaklaşık yüzde 30’u sanayide, geri kalanı da ulaşım ve tarım gibi alanlarda kullanılmaktadır. Bu denli dışa bağımlı olduğumuz enerji tüketiminde tasarruf konusunda almamız gereken çok önemli bir yol bulunmaktadır. Tüm bu verilere rağmen Türkiye’deki bina stokunun iyimser bir tahminle sadece yüzde %20’sinin TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kurallarına uygun yalıtılmış durumda olduğunu biliyoruz. Unutmamak gerekir ki yalıtım kendini geri ödeyen bir sistemdir. Ülke ve hane ekonomisine katkı sağlamasının yanı sıra zararlı gaz salımlarının azaltılması ve çevreye katkısı da göz ardı edilemez boyuttadır. Bu nedenle her zaman yalıtıma ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır” diye konuştu.