2021 yılında Paris Anlaşması’na taraf olan ve 2053 için net sıfır emisyon hedefi açıklayan Türkiye; iklim değişikliğini önlemek, düşük karbonlu ve sürdürülebilir bir ekonomiye geçmek için önlemler alıyor. Sanayi sektörü de bu süreçte önemli rol oynuyor. Çünkü enerji tüketiminde yüzde 34’lük bir pay ile ilk sırada yer alan sanayi sektörü, enerji ile ilgili karbon emisyonlarının yaklaşık dörtte birinden sorumlu tutuluyor.
Sanayiciler, enerji maliyetlerini düşürmek ve faaliyetlerinden kaynaklı emisyonları azaltmak için enerji tüketiminde önemli bir paya sahip olan iklimlendirme sistemlerinde renovasyona gidiyor. Çünkü Türkiye’de ki endüstriyel tesislerde sarf edilen toplam enerjinin yüzde 60’a yakını verimsiz ısıtma ve soğutma sistemleri tarafından tüketiliyor.
İklim değişikliği günümüzün en önemli sorunları arasında yer alıyor. Türkiye’de dahil dünya genelinde ki 197 ülke, Paris Anlaşması kapsamında iklim değişikliğini önlemek, düşük karbonlu ve sürdürülebilir bir ekonomiye geçmek için önlemler alıyor. Bu kapsamda ele alınan konulardan ilki enerji oluyor. Çünkü Türkiye’de enerji kaynaklı emisyonlar, toplam sera gazı emisyonlarının yüzde 71’ini oluşturuyor. Yüzde 34’lük bir pay ile enerji tüketiminde ilk sırada yer alan sanayi sektörü de enerji ile ilgili karbon emisyonlarının yaklaşık dörtte birinden sorumlu tutuluyor.
Sanayiciler, enerji maliyetlerini düşürmek ve faaliyetlerinden kaynaklı emisyonları azaltmak için enerji verimliliği yüksek, tasarruflu teknolojilere yatırım yapıyor. Enerji tüketiminde önemli bir paya sahip olan iklimlendirme sistemleri, sanayideki tasarruf tedbirlerinin başında geliyor. Çünkü Türkiye’de ki endüstriyel tesislerde sarf edilen toplam enerjinin yüzde 60’a yakını verimsiz ısıtma ve soğutma sistemleri tarafından tüketiliyor. Bu nedenle işletmelerde ve endüstriyel tesislerdeki eski ve verimsiz ısıtma sistemleri, enerji kaynaklarını ve ekolojik hayatı tehdit ediyor.
İhtiyaç duyulan alanları ısıtıyor
Sanayide kullanılan geleneksel ısıtma sistemlerinin yerine radyant ısıtma sistemleri tercih edilmesi durumunda ısıtma giderlerinden yüzde 65’lere varan oranlarda tasarruf sağlanabiliyor. Çünkü radyant ısıtma sistemleri, merkezi iklimlendirme sistemlerinden farklı olarak, işletmenin tamamı yerine sadece ihtiyaç duyulan alanları ısıtıyor. Böylece fazla enerji tüketimi önlenerek, ısıtmadan kaynaklı CO2 emisyonunu azaltmak mümkün hale geliyor.
Isıtma sektörünün lideri Çukurova Isı, yüksek verimli ve çevreci radyant ısıtma sistemleri ile sanayinin ısıtmadan kaynaklı enerji sarfiyatını düşürüp, karbon ayak izini azaltıyor.
Sınıfının en çevreci teknolojisi
Çukurova Isı’nın Avrupa Komisyonu’nun Ecodesign Direktifi’ne (ErP) uygun olarak geliştirdiği Goldsun CPH seramik plakalı radyant ısıtıcı, düşük emisyon değerleri ile sınıfının en çevreci teknolojisi olarak tanımlanıyor. Goldsun CPH’nin lokal (bölgesel) ve spot (noktasal) ısıtma özelliği, ısıtmanın güç olduğu; yüksek, büyük ve izolasyonu olmayan endüstriyel tesislerde yalnızca ısıtmaya ihtiyaç duyulan alanı veya alanları ısıtarak, yüzde 70’lere varan oranlarda tasarruf sağlıyor.
Operasyonel maliyetleri ve çevresel etkileri düşürüyor
Çukurova Isı, yüksekliği 6 metre ve üzeri olan tesislerde ise ‘Blackheat Borulu Radyant Isıtma Sistemleri’ ile çok kısa sürede ve konforlu bir ısıtma sağlayarak, operasyonel maliyetleri ve çevresel etkileri düşürüyor. Bu sistemde radyant borunun içerisinde dolaşan gaz, ısısını boruya bırakıyor. Borudan yayılmaya başlayan ışınım yine boru üzerindeki reflektör vasıtasıyla aşağıya yönlendiriliyor. Böylece hava hareketlerinden etkilenmeden doğrudan insanlara ve makinelere yönelen ışınlar, enerji kayıplarını önlüyor.
Rejime girme süresi de enerji kayıplarını önlüyor
Radyant ısıtma sistemlerinin rejime girme süresi de enerji kayıplarının önlenmesinde önemli rol oynuyor. Klasik sistemlerin rejime girme süresi 2 ila 4 saat kadar sürerken, radyant ısıtma sistemlerinde bu süre 1 saate kadar düşüyor. Böylece hem enerji kayıpları önleniyor hem de kısa sürede konfor şartları sağlanıyor.