TMMOB Kocaeli Şubesi yürütücülüğünde 17-18 Kasım 2023 tarihleri arasında Gebze Teknik Üniversitesi’nde VI. Enerji Verimliliği Kongresi gerçekleştirildi.
Çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenen kongrenin ana teması “Üretimden Tüketime Enerji Verimliliği” olarak belirlendi.
İki gün süren kongrenin açılış konuşmaları MMO Kocaeli Şube Başkanı Mehmet Ali Elma, Gebze Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Miktad Aydın, Gebze Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Durmuş, Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Elif Öğüt, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Dairesi Müdürü Mesut Önem ve Kocaeli Vali Yardımcısı Şenol Kaya tarafından yapıldı.
MMO Başkanı Yunus Yener açılışta özetle şu mesajlara yer verdi:
“Enerji, toplumsal yaşamın ve biz makina mühendislerinin ağırlıkla çalıştığı, ülke sanayisinin, ulaştırma ve binalarda konforun sağlanmasının en temel girdisidir. Dünyada enerji kaynaklarının kullanımı ve bu kaynaklar üzerindeki hâkimiyet kavgası doruk noktaya ulaşmış; ülkelerin egemenlik ve bağımsızlıklarıyla iç içe bir sorun haline gelmiştir.
Enerjinin yoğun olarak kullanıldığı sanayi, ulaştırma, bina ve tesislerde enerji kullanımı kamusal bir bakışla toplum çıkarlarını öne çıkarmaktan ziyade, sermaye ve bireysel tercihlere bırakılmış, toplam verimlilik göz ardı edilmiştir. Örneğin ulaştırmada toplu taşıma ile yolcu ve yük taşımacılığında demiryolu ve denizyolu geri bıraktırılmıştır. Kamu binaları yapılırken bölgesel iklimlendirme tercih edilmemiş, her bir bina ayrı ayrı yapılmıştır.
Küresel ısınma, kapitalizme özgü sistemik bir sonuçtur
Gezegenimizin yüzey ısısı artışını 200C derecede, Paris Anlaşması’ndaki hedef olan 1,50C derecede tutabilmek için sera gazı salımlarının sınırlanması gerekiyor. Küresel karbon bütçesi olarak anılan miktarın yüzde 65’i tüketilmiş durumdadır. Geriye kalan üçte bir oranındaki CO2 salım düzeyi, 10 yıl sonra tamamen kullanılmış olacaktır. Yani küresel ısınmanın, kapitalizme özgü sistemik bir sonucu olduğunu görmemiz gerekiyor.
Diğer yandan dünya enerji sektörü, kâr amaçlı yeni bir rekabetin içindedir. “Çözüm” olarak öngörülen ancak gerçekte sermaye gruplarının rekabetine dayalı “yeşil dönüşüm”, fosil yakıt kaynaklı karbon salımlarını, sera gazlarını ve endüstriyel kirleticileri sona erdirmeyi öngörmüyor. AB’nin önerdiği karbon ticaret sistemi, dünyayı kirletme hakkını satın almayı öngörüyor. Yani karbon salımı sadece yer değiştiriyor.
Bu noktada iklim değişikliğinin daha da artmaması için dünyada ve ülkemizde salımların aşağıya doğru çekilmesi, karbonsuz ekonomiye dönüşümün planlanmasına uyulan ihtiyaç acildir. Enerji verimliliğinde önemli artışların sağlanması, yüzümüzün güneşe dönmesi; fosil yakıtların paylarının radikal bir şekilde düşürülmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarına, temiz enerjilere daha çok yönelmek zorunludur.
Ülkemizde ciddi bir kamusal planlama eksikliği var
Türkiye’nin birincil enerji arzında ithalatın payı yüzde 70,7; yerli üretimin talebi karşılama oranı ise yüzde 29,26’dır. Toplum yararını gözetmeyen serbestleştirme-özelleştirme politikalarıyla, plansızca ve ihtiyacın üzerinde elektrik üretimi amaçlı tesisin yapımı için lisans ve teşvik verilmektedir. İletim ve dağıtımdaki kayıplar ve nihai sektörlerde yüzde 50’nin üzerine çıkabilen enerji tasarrufu imkânları değerlendirilmemiştir.
Elektrik üretiminde kamu ve özel sektör payları 1984-2022 döneminde oldukça değişmiş; kamunun payı yüzde 87,2’den yüzde 14,3’e gerilemiş; özel sektörün payı ise yüzde 12,8’den yüzde 85,7’ye yükselmiştir. Ne yazık ki ülkemizde ciddi bir kamusal planlama eksikliği bulunmaktadır. Plansız olarak yapılan santrallarla üretim altyapısında arz dengesizlikleri oluşmaktadır. Halkımız bu nedenle bir darboğaz içindedir. Enerji yoksulluğu ve yoksunluğu diyebileceğimiz ciddi sorunlar da oluşmuştur.
Yerli kaynak üretiminde ciddi bir atılım yapılmadığı ve enerji verimliliği potansiyeli geliştirilmediği takdirde, dışa bağımlılığın önümüzdeki dönemlerde yüzde 80’lerin üzerine çıkması muhtemeldir.
Enerji verimliliği potansiyelini geri kazanmalıyız
Sadece arz tarafına önem veren enerji politikası terk edilmediği; enerji arzı ve tüketiminin, toplum çıkarları doğrultusunda, kamucu bir anlayışla gerçekçi hedefler ile verimlilik kazançlarına dayalı olarak planlanıp uygulanmadığı sürece; yüzde 25 olarak hesaplanan enerji verimliliği potansiyelini geri kazanmak mümkün olamayacaktır.
Sorunların çözümü yenilenebilir kaynak kullanımını esas alan, toplum çıkarlarını gözeten kamusal planlama temelli demokratik dönüşümün ve enerji politikalarının en geniş katılımla oluşturulup uygulanmasından geçmektedir. Bu politikalarda enerji verimliliği özel bir yer tutmalıdır.
Bu çerçevede, öz kaynak olarak değerlendirilmesi gereken enerji verimliliği daha da etkinleştirilmeli, kurumlardaki kadrolar liyakat temelinde güçlendirilmeli, genel ve sektörel hedefler ile eylemler belirlenmeli, halk ve sanayici enerji verimliği önlemlerini uygulamak üzere teşvik edilmeli, mevzuat gözden geçirilerek düzeltilmeli ve tüm bu çalışmalarda ülkemizin mühendis ve mimarları asli bir konumda olmalıdır.”
Kongredeki tartışmalardan çıkan görüşlerle oluşturulacak sonuç bildirisi ise daha sonra kamuoyu ile paylaşılacak.